bugün
- rusların en iyi olduğu şeyler19
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı10
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması10
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması12
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz16
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi28
- karınızla gratise gider misiniz10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı12
- alex de souza vs fred11
- icardi190532
- escort ile evlenmek9
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- icardi1905'i silip atmak15
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- karınız olsa döver misiniz10
- anın görüntüsü16
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak11
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak8
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- dursun özbek19
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı13
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı106
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- sevgilinin kız arkadaş lobisi9
- karıya kıza doymuş erkek19
- bir şarkı sözü der ki10
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- fenerbahçe büyüklüğü9
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
entry'ler (81)
annemin yaptığım salakça şeylere gülmesine bayılıyorum, benimle zaman geçirince üslubunun değişmesine, lanlı lunlu konuşmasına arada hop demesine felan bayılıyorum sözlük. anneler böyle hep yanımızda olsalar ve hep gülseler..
şu an dehşet içinde işte benim stilim adlı bir şey izliyorum televizyonda.
kitapları yemek tarifi kitapları ile yan yana bulunur, diğer kitabı seçip farklı bi tatlı yapmayı deneyebilirsiniz. o da mutluluk verir, daha az zaman kaybı.
sunu okumak bile mutlu etmez mi;
karavanın kenarına kamp sandalyemizi atıp soğuk biramızı içerken evren ve kosmos hakkında çok biliyormus gibi salak, boş ve tasasız muhabbetimizi ederken mutlu olacaksın, o zamana kadar oyalan.
karavanın kenarına kamp sandalyemizi atıp soğuk biramızı içerken evren ve kosmos hakkında çok biliyormus gibi salak, boş ve tasasız muhabbetimizi ederken mutlu olacaksın, o zamana kadar oyalan.
görsel
bergmanın yüzleri..persona.
bergmanın yüzleri..persona.
aynı zamanda le petit prince, fransa euroya geçmeden önce yazarı Saint-Exupéry ile 50 frankların üzerinde yer almıştır.
görsel
görsel
friends'in son bölümünü, son bölüm olduğunu hiç ama hiç bilmeden izledim biraz önce.
aslında altı yedi bölüm daha olduğunu düşünüyordum ve kendimi nasıl alıştırmışsam bölümdeki tüm tuhaflıklara rağmen devamı olmayacağını düşünmemişim,
bölüm bitip sayfada sadece 'önceki bölüm' butonunu gördüğümde..
hissettiklerimi ise tarif edemem.
aslında altı yedi bölüm daha olduğunu düşünüyordum ve kendimi nasıl alıştırmışsam bölümdeki tüm tuhaflıklara rağmen devamı olmayacağını düşünmemişim,
bölüm bitip sayfada sadece 'önceki bölüm' butonunu gördüğümde..
hissettiklerimi ise tarif edemem.
"resimlerimi düşlüyor ve düşlerimi resmediyorum" diyen vincent van gogh bugün doğdu.
şunlardan birkaç tane meyve ve nutella ile birlikte yedim, neredeyse kalp krizi geçiriyordum.
her sabah yiyenlerin, bunu nasıl başardığını anlamadığım bir çeşit krep.
her sabah yiyenlerin, bunu nasıl başardığını anlamadığım bir çeşit krep.
film festivali için biletler satışa çıktı, bununla ilgili ufak bi liste oluşturmayı gün boyu unuttuğumu simdi fark ediyorum. umarım istediğim filmler için geç kalmış olmam. sabah bir sınava gideceğim, saatler ileri alınacak, buna rağmen hala uyumadım. üstelik nasıl boş bi gündü.
"düş kişiselleştirilmiş mit, mit kişisellikten çıkarılmış düştür." diyen joseph campbell bugün doğdu.
sezen aksunun bir şarkısı var; biliyorsun.
gecenin bu saatinde ne oldu nasıl oldu ise çıktı karşıma.
hayat bazen öyle insafsız ki küçük bir boşluğundan yakalar, diyor ya.
evet. yakalandım.
bir sigara yaktım şarkıyla birlikte.
pencerede, uzak gemilerin ışıkları..
istanbul'u yağmur tutacaktı
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı.
kalbim kendiliğinden duracaktı.
nereden nereye.
biliyorsun.
gecenin bu saatinde ne oldu nasıl oldu ise çıktı karşıma.
hayat bazen öyle insafsız ki küçük bir boşluğundan yakalar, diyor ya.
evet. yakalandım.
bir sigara yaktım şarkıyla birlikte.
pencerede, uzak gemilerin ışıkları..
istanbul'u yağmur tutacaktı
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı.
kalbim kendiliğinden duracaktı.
nereden nereye.
biliyorsun.
kalemi sol eliyle tutup gitarı sağ elini kullanarak çalan tatlı bi ablamızdır.
bugün sevdiğimiz bir hocamızın kızının kanser olduğunu öğrendim, haftasonu tanı koymuşlar, lösemi. henüz üç yaşında.
sonra şöyle bakınırken kadının lösemi hastası çocuklarla çekilmiş fotoğrafını gördüm, yardımcı oluyordu muhtemelen.
ne bileyim içim bi tuhaf oldu. ne bileyim.
sonra şöyle bakınırken kadının lösemi hastası çocuklarla çekilmiş fotoğrafını gördüm, yardımcı oluyordu muhtemelen.
ne bileyim içim bi tuhaf oldu. ne bileyim.
tam da bu günlerde hatırlamak ne güzeldir seni..
(bkz: sadece senin yüzün)
yeraltinda bir bizans sarnici gibi loş
kuyularda körlerin duragan bakişlarini
tedirgin bir çocugun önsezileriyle
bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim
yukarda bembeyaz bir güvercinin
mavi bir balkonun bulutlarindan
benim topragimi aradigini
karşida tepelerin hayal perdesini
bir sardunya agaci hişirdatiyor
koyunlar sessiz bir yilan bir güneş
bir kisragi her yil aşan kirlarin
azgin tanrisi Pandan dogma yabansi
ve inatçi bir keçi gibi Gavvino
bir zincirlemeyle geçiyor çocuklugumun
kisapantolonlu kara gözlü yoksulluguna
sanki Peranın bindokuzyüzden
art nouveau pencerelerden baktigi
tirşe haliç ve loş kumrular oteli
birbirinden habersiz iki odada
seni de saliyor düşlere ve beni
tanrim görmeden tedirgin ve kizgin
gümüş bir asansör çikarirken seni
kara bir agirlik gibi iniyorum boşluga
sakalinin koyu meşe dallariyla
kapatinca karanlik bulutlar
göklerdeki hâsin ve eski ahitten
bir mezmurla isyan eden babamiz
dilsiz ve korkulu ve yoksul
sıkı topragi delip güneşe dogru
alinyazisini yirtan ufacik tohum
benim geçmiş tarlalardan arkadaşim
kemik sapli kaçamak bir çakiyla
kurak hayalgücümü kanatiyor
sanki bir sayim günü ya da sıkıyönetim
ıssız sokaklarinda surdiplerinin
birbirine rastlamadan dolaşan
iki serüvenci gezgin gibiyiz
bomboş bir sinemanin koltuklarinda
kapkara bir perdeyle ayrilmiş gözlerimiz
bir kuzunun bogazina saplanan hançer
birden gürültülere boguyor kenti
kanli sokaklarinda gondollar yüzdüren
bir venedik dişarda bu bozgun bizans
çocukları hançerleyip öldürüyorlar
kırık bir akordeon gibi yüzleri
sanki erken rönesansin bir sarayinda
sesleri sarmaşiklar gibi bir madrigalin
iki sagir şarkici gibiyiz
şiirimiz sariliyor usanmaksizin
birbirine ve biz sarilamiyoruz
gölgeli kümeslerde yeniyetmeler
kucağında fisildaşan tavuklar
kara gözlü sipalar ve soluk soluga
evreni sevişmenin kuşlariyla dolduran
gelinler metresler orospular melekler
ağaçların ve rüzgarin ve tüm denizlerin
seslerine karişan su azgin hayat
sanki seni ve beni
boğazın çok derin akintilarinda
ters yöne habersiz yelken kaldiran
iki çagdişi ve şaşkin balik gibi
bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor
perdede şimdi kocaman bir hayal
sadece senin yüzün
(bkz: sadece senin yüzün)
yeraltinda bir bizans sarnici gibi loş
kuyularda körlerin duragan bakişlarini
tedirgin bir çocugun önsezileriyle
bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim
yukarda bembeyaz bir güvercinin
mavi bir balkonun bulutlarindan
benim topragimi aradigini
karşida tepelerin hayal perdesini
bir sardunya agaci hişirdatiyor
koyunlar sessiz bir yilan bir güneş
bir kisragi her yil aşan kirlarin
azgin tanrisi Pandan dogma yabansi
ve inatçi bir keçi gibi Gavvino
bir zincirlemeyle geçiyor çocuklugumun
kisapantolonlu kara gözlü yoksulluguna
sanki Peranın bindokuzyüzden
art nouveau pencerelerden baktigi
tirşe haliç ve loş kumrular oteli
birbirinden habersiz iki odada
seni de saliyor düşlere ve beni
tanrim görmeden tedirgin ve kizgin
gümüş bir asansör çikarirken seni
kara bir agirlik gibi iniyorum boşluga
sakalinin koyu meşe dallariyla
kapatinca karanlik bulutlar
göklerdeki hâsin ve eski ahitten
bir mezmurla isyan eden babamiz
dilsiz ve korkulu ve yoksul
sıkı topragi delip güneşe dogru
alinyazisini yirtan ufacik tohum
benim geçmiş tarlalardan arkadaşim
kemik sapli kaçamak bir çakiyla
kurak hayalgücümü kanatiyor
sanki bir sayim günü ya da sıkıyönetim
ıssız sokaklarinda surdiplerinin
birbirine rastlamadan dolaşan
iki serüvenci gezgin gibiyiz
bomboş bir sinemanin koltuklarinda
kapkara bir perdeyle ayrilmiş gözlerimiz
bir kuzunun bogazina saplanan hançer
birden gürültülere boguyor kenti
kanli sokaklarinda gondollar yüzdüren
bir venedik dişarda bu bozgun bizans
çocukları hançerleyip öldürüyorlar
kırık bir akordeon gibi yüzleri
sanki erken rönesansin bir sarayinda
sesleri sarmaşiklar gibi bir madrigalin
iki sagir şarkici gibiyiz
şiirimiz sariliyor usanmaksizin
birbirine ve biz sarilamiyoruz
gölgeli kümeslerde yeniyetmeler
kucağında fisildaşan tavuklar
kara gözlü sipalar ve soluk soluga
evreni sevişmenin kuşlariyla dolduran
gelinler metresler orospular melekler
ağaçların ve rüzgarin ve tüm denizlerin
seslerine karişan su azgin hayat
sanki seni ve beni
boğazın çok derin akintilarinda
ters yöne habersiz yelken kaldiran
iki çagdişi ve şaşkin balik gibi
bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor
perdede şimdi kocaman bir hayal
sadece senin yüzün
henüz 8 yaşında olan kız kardeşim yaşanan olayların akabinde güvenlik ile ilgili duyduğu en ufak bi endişede bana ulaşmaya çalışıyor iyi olup olmadığımı öğrenmek için. bu küçücük çocuk neredeyse bir yıldır haberdar olduğu her olayda ağlayarak beni arıyor sesimi duymak ve bi şekilde güvende olduğumu bilmek için.
hayatımın yarısı ankarada geçti ve orada birçok arkadaşım var.
tüm olanların ardından sanıyorum kimseyi arayıp sormadım bile.
sadece listeleri gözden geçirirken nefesimi tuttum. ne acı.
giden herkesle birlikte neleri neleri daha kaybediyoruz böyle.
çocuklar ise bunları düşünmemeleri gereken yaşlarda neler yaşıyor ve dahası..
hayatımın yarısı ankarada geçti ve orada birçok arkadaşım var.
tüm olanların ardından sanıyorum kimseyi arayıp sormadım bile.
sadece listeleri gözden geçirirken nefesimi tuttum. ne acı.
giden herkesle birlikte neleri neleri daha kaybediyoruz böyle.
çocuklar ise bunları düşünmemeleri gereken yaşlarda neler yaşıyor ve dahası..
cehennemi keşfetmeye karar verip kazmaya başlamışlar, çok az kala pes edip "gelmişken şişhane metrosunu da buraya yapalım bari" demişlercesine..
etrafında başarılı biri olmadığı müddetçe, başarısızlığını dert eden birine rastlamadım.
gidip kendini becermelisin.
insan kendine yakalanır.
insan kendinden yaralanır.
ah kendimden bir çıksam,
koşsam koşsam ve atlasam..
insan kendinden yaralanır.
ah kendimden bir çıksam,
koşsam koşsam ve atlasam..